Yalnız Gezegen

welcome

Siz Buraya Daha Önce De Gelmiştiniz. Tabii Gelmiştiniz Ya... Tabii. Ben Gördüğüm Yüzü Asla Unutmam. Buraya Gelin De Elinizi Sıkayım! Bir Şey Söyleyeyim Mi? Sizin Yüzünüzü Bile Görmeden, Yürüyüşünüzden Tanıdım. Castle Rock'a Dönmek Için Bundan Daha Iyi Bir Gün Seçemezdiniz.

Parisli Cemil Yemini


Dünyada herkesten gizlenen bir sır keşfettim. Umarım bu yazdıklarım yüzünden başıma bir şey gelmez. Bu sırrın açıklanması kafamızdaki bir çok soru işaretini silecek ve dünya daha aydınlık bir hal alacak ama bunca yıldır bir günah gibi ötelenip gizlenen bu sırrın açıklanmasına çok yani öyle böyle çok değil, baya çok kızacak bir meslek grubu tanıyorum.

Sürekli gittiğiniz bir kuaförünüz yoksa bir kuaföre gittiğinizde önce bir iki kez saçınızı hoplatarak bakarlar. Sanki kafanızda saç değil bir kova ejderha pisliği taşıyormuşsunuz gibi bir ifade takınıp şöyle derler: "Bu saçı kim kesti?" Zaten o anda kafanızda dönüp duran cümle şudur: "Hay Allah kahretsin benim bu saçımı keseni." Eğer kendine güvenini çabuk kaybetmeyen bir tipseniz "Niye kötü mü olmuş?" diye sorabilirsiniz. Adam saçınızı tekrar eline alır ve fırlatır "Uçlar falan.. Mahvolmuş." Bu durumda yapılabilecek bir kaç şey vardır. Panik içinde "Ay ciddi misiniz? Ne yapabiliriz?" diye sorabilirsiniz. Sonuç olarak pahalı ve eskisinden çok da -belki hiç- farklı olmayan bir saç kesimiyle kuaförü terk edebilirsiniz. İkinci olarak "Ne yapalım artık. tatile gidip geleyim de" dersiniz. Adam panik içinde "Bence ihmal etme" diyebilir. Bir kuaför asla "siz" demez. Kuaförlük samimi bir meslektir ve ikinci çoğul şahısları kaldırmaz. Üçüncü ve benim en sevdiğim cevap yöntemi olarak da: "E siz kestiniz ya?" diyebilirsiniz. Ama bunun için dikkat çekici saçlarınızın ya da tipinizin olmaması gerekiyor.



Örneğin tipiniz üstteki gibiyse adam saçınızı kesip kesmediğini hatırlayabilir. Bu yüzden şansınızı fazla zorlamamak gerekiyor. Kaldı ki saçınız üstteki gibiyse adam haklı olabilir. Mesela yarın yolda sizi böyle görsem "Bu saçı kim kesti?" diyebilirim. "Ejderha pisliğine benzemiş" yorumumu ise kendime saklarım. Kalp kırmayı sevmem.

"Bu saç nasıl olmuş?" "Değişik. Farklı. Alışılmadık."

Şimdi bu minik kuaför gerçeğinden sonra yıllardır insanlıktan gizlenen sırrı açıklıyorum. Kuaförlerin kuaför olmadan ettikleri bir yemin var. Doktorların ettiği Hipokrat Yemini türünde bir şey. Kuaförlerin yemininin adını da ünlü bir kuaförden aldığını varsayıyorum. Mesela Parisli Cemil. Yani evet kuaför olmak için gerekenler şunlar o halde: Gerçekten iyi bir zanaat ve hayal gücü. Ve Parisli Cemil yemini. Bu yemine göre bir kuaför asla diğerinin kestiği saçı beğenmeyecektir. Saçı boyalı kadınların tamamının dip boyası geldiği ise su götürmez bir gerçektir. Ayrıca şu an gittiğiniz kuaförden önceki kuaförü şu an gittiğiniz kuaförü illa ki çok iyi tanımaktadır ve onlar fön bile çekemezler. Bunlar Parisli Cemil yemininin bir iki maddesi. Geri kalan maddelerin içeriği de şu anki saçımızın ne denli kötü olduğunu ve önceki kuaförün nasıl beceriksiz biri olduğunu söylemekle ilgili.

Bugün %57 indirim yapan bir yer gördüm. Sahibinin öğrencilerini sınamak isteyen bir matematik öğretmeni olduğunu düşündüğüm mekan kaderin bir cilvesi olarak bir kuaför salonu çıktı. Bu da beni şaşırtmadı sayılır. Kuaförlerle ilgili şeylerin pek azı beni şaşırtır. Çok daha neler lan, yok öyle bir şey. Şaşırdım. %57 ne be, insafsız adam. %50 yap, %60 yap.

Şimdi saat uygun olsa %57 indirim yapan kuaför dükkanına giderim. "İğrenç saç kesim"lerini düzelttirmiş kadınların saçlarına neşe içinde saç spreyi sıkan kuaförün yanına sinsice yaklaşırım ve Hairspray Queen'i söylerim. Yaka paça dışarı atılırken "Kurt Cobain'in anısına saygısızlık yapamazsınız bebeğim" diye bağırırım. "Sizin hakkınızda çok şey biliyorum kuaför bey! Ve inanın bunları bütün insanlığa açıklamamı istemezsiniz."

1 yorum:

...a... dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.