Yalnız Gezegen

welcome

Siz Buraya Daha Önce De Gelmiştiniz. Tabii Gelmiştiniz Ya... Tabii. Ben Gördüğüm Yüzü Asla Unutmam. Buraya Gelin De Elinizi Sıkayım! Bir Şey Söyleyeyim Mi? Sizin Yüzünüzü Bile Görmeden, Yürüyüşünüzden Tanıdım. Castle Rock'a Dönmek Için Bundan Daha Iyi Bir Gün Seçemezdiniz.

Le Placard


Öncelikle "le placard" ismiyle birlikte anneanneme sevgi ve selam göndermek isterim. Ki her istediğimi başardım sayılır, o yüzden sevgi ve selam anneanne. Şimdi gelelim dolap mevzusuna. Aslında ortada dolap mevzusu olmadığı için öncelikle onu açıklamam gerektiğini düşünmüyor değilim. Biçimce olumsuz, anlamca bir olumlu bir cümleyle kendimi takdir ettikten sonra dolabımı neden topladığımı anlatmaya başlamayı kendime borç bilirim. Dolabımı toplamamın iki temel nedeni var. Bunlardan ilk artık yazın gelmiş olması ve dolabımdaki oı kazakların bana bu sıcak havada pek yardımcı olmuyor olması. Hoş dersen ki sen gariban bir kazaktan ne yardım bekliyorsun, susarım kalırım. Ellerimi göğsümde birleştirip otururum yani. Belki de namaza dururum bilemiyorum. Ellerimi göğsümde birleştirmek diyince aklımöa direk namaz geldi evet. Neydi o, kıyam mıydı? Eğer Ezgi şimdi burada olsa ona "Kıyamam" gibi iğrenç bir espri yapardım ve beni asla kınamazdı. Ama olmadığı için yapmıyorum. Çünkü kendimi kınama potansiyelim var. Potansiyellere inanmam. Ve salı sendromlarına. Bunu daha önce belirtmiştim sanki. Onu bilemem ama çarşamba sendromu var, bak cidden. Her çarşamba mı bilemiyorum ama ertesi günü geometri sınavı olan çarşambalar ciddi bir sendrom konusu olabilir. Nereden geldim ben buraya? Ha dolabımı toplamak. Dolabımı toplamamın ikinci temel nedeni annemin kaosun bir düzen olduğu konusundaki inancının benim kadar kuvvetli olmaması. Aslında bu konuya ben de çok inanmıyorum. Bence bu benim gibi dağınık insanların ortaya attığı birşey. A sanırım bunu söylememeliydim. Aslında kaos iyidir, bazen yani. Kıyafetler konusunda olmayabilir. Bugün kışlıkları kaldırırken bütün kış aradığım siyah sweati buldum mesela. O zaman kaosun iyi olmadığını düşünüyorum. Kaos ise bu konuyu hiç umursamadığından sorun yok. Aslında dünyanın benim kıyafetlerimi umursadığından emin değilim. Hatta bazen kıyafetleri bir tek benim umursadığım hisssine kapılıyorum. İşte o zaman bütün herşey beyhude, bütün herşey boş geliyor. Ayrıca "Ben ayakkabıları severim, yani baya severim, öyle böyle değil" derken kendimi sapık gibi hissetmem de cabası. Geçen biri "Farkettim ben onu" demişti mesela. Sapık olduğumu farketmemiş yanlış anlaşılmaya mahal vermek istemiyorum. Ayakkabıları sevdiğimi farketmiş. Bazı insanlar buna "Aa benim de çanta takıntım vardır." diye cevap verir. "Bende de ayakkabı ve çanta hastalığı var canım yaa" şeklinde cevaplar beni üzer. Çanta nedir ki? Kumaş lan o kumaş! Ayakkabıyla aynı cümlede geçmesi ayıp bence. Ayakkabı mucizevi birşeydir, çanta takıntısıyla karşılaştırılmaya tenezzül etmez. Ayakkabı herşeydir, çanta hiç birşeydir! Neyse ben dolap falan diyordum en son. Dolabımda çok stratejik bi,r düzen yarattım bu sefer. Kalın askılı tek başına giyilecekler, ince askılı tek başına giyilecekler, ince askılı dekolte birşeyin içine giyilecekler, bol tişörtler, dar tişörtler, dantel ve file bluzler, kotlar, askeri yeşil pantolonlar, eşofmanlar, yazlık elbiseler, abiye elbiseler, tunikler olarak hepsini ayrı ayrı grupladım. Hatta gözümü karartıp toka çekmecemi ve takı çekmecemi bile düzenledim. Kalın çorapları kaldırmak gibi bir iş bile yaptım. Aferin valla bana. Oh mis. Umarım bir süre hatta uzun bir süre böyle derli toplu kalır. Pek öyle birşey göremedim bugüne değin ama 5245454. kez belki bu sefer farklı olur diyorum. Neyse en kötü ihtimalle dağılır, kaos bir düzendir neticede, di mi? 

2 yorum:

Adsız dedi ki...

Değildir....!

Adsız dedi ki...

İşim var, bu davete icabet edemeyeğim:(