Yalnız Gezegen

welcome

Siz Buraya Daha Önce De Gelmiştiniz. Tabii Gelmiştiniz Ya... Tabii. Ben Gördüğüm Yüzü Asla Unutmam. Buraya Gelin De Elinizi Sıkayım! Bir Şey Söyleyeyim Mi? Sizin Yüzünüzü Bile Görmeden, Yürüyüşünüzden Tanıdım. Castle Rock'a Dönmek Için Bundan Daha Iyi Bir Gün Seçemezdiniz.

Ben katil değilim Ferhat Göçer


Yağmurlu bir sonbahar gecesinde zengin bir iş adamının öldürüldüğü o bulmacayı bilirsiniz. Elimizde üç şüpheli vardır: Ahçı, bahçıvan ve hizmetçi. Ahçı akşam yemeği hazırladığını bu yüzden cinayeti işleyemeyeceğini iddia eder. Bahçıvan çiçekleri suladığını bu yüzden katilin o olamayacağını söyler. Hizmetçi ise evi toplamakta olduğunu cinayet zamanı meşgul olduğunu söyler. Bu bilmeceyi sorduğunuz kötü esprili kişiler "Katil uşak ehehe" diyeceklerdir. Onlarla görüşmeyi kesin. Eğer aklı başında birine soracak olursanız katilin bahçıvan olduğunu söyleyecektir. Kaşınızı kaldırıp onu morartmak istercesine "Nideen?" derseniz aklı başında kişi sizin bu boş beleş çabalarınızı ciddiye almadan sükunetle yanıtlayacaktır: "Çünkü yağmurlu havada çiçek sulanmaz."

Bu bilmece geçen annemle yağmur altında çiçeklerimizi sularken aklıma geldi. "Anne şu anda bir cinayet işlense ve herkes bulunduğu yeri ve ne yaptığını söyleyecek olursa bizi tutuklarlar, biliyorsun değil mi?" Bazen bunu yapıyoruz biz, aklınızda bulunsun buraya yazıyorum ki katilin biz olmadığımız anlaşılsın. Yağmur altında hortumla teras yıkayan ve çiçek sulayan manyaklar biziz ama bu bizi katil yapmaz yani. Bu böyle bilinsin.

Dünyadaki bütün şarkıları ayırmak gerekirse: Ferhat Göçer'in söyledikleri ve söylemedikleri şeklinde ayırabiliriz. Ferhat Göçer'in söylemediği çoğu şarkıyı da Gregorian söylemiş olabilir mesela. Stairway to Heaven, Clocks, Fix You, Nothing Else Matters, The Unforgiven, Forever Young ya da Losing My Religion gibi şarkıları Ferhat Göçer'den duymaktansa Gregorian'dan duymaya adeta taptığımdan durumu bozuntuya vermeden geçiştiriyorum. Şimdi sizin göreviniz, tabi eğer kabul ederseniz, (Bakalım kimler Görevimiz Tehlike izlemiş?) -ki kabul etseniz iyi olur- şu: Bu şarkıları Ferhat Göçer'den gizlemek. Ferhat Göçer'i görünce bu şarkılar hiç olmamış gibi davranmak. Bunu insanlığa borçluyuz. Gerçekten.

Eğer annemi ne kadar çok sevdiğimi sayısal bir değerle ifade edebileceğim bir gün gelseydi insanlık sayıların sonsuz olmadığını anlayacaktı. "Son sayı budur" diye benim sevgi değerim ders kitaplarında okutulacak ve çocuklar bunu böyle öğrenecekti.

İnsanların aşkı kimyasal nedenlere ya da sosyal nedenlere bağlamasına anlam veremiyorum. Aşk diye bir şey varsa tek nedeni şarkılardır.

Şimdi mesela bende Agatha Christie zekası olsa ben kendimi peygamber ilan ederdim. belki o zekada olmayışımın nedeni bu. Günahkar olmayayım istiyor Allah.

Dünyada her şeyi güzel yapan bazı şeyler var. En iç sıkıcı anıyı güzel anlatan insanlar, en sıradan cümleyi bir sihre dönüştüren sesler, en alakasız müziği cennetten süzülen notalar haline getiren müzisyenler, en karamsar anı neşeli hale getiren detaylar. Tanrının bunlara bahşettiği sihrin üzerime saçıldığını hissediyorum bazen. Bu sihrin yağmurunda dolaştığımı... Çünkü ben onu sevdiğimde bu şehirde hep yağmur yağıyor.

Sevgiden bahsetmekten hoşlanmıyorum çünkü herkesin kendine göre bir anlayışı var . Her şeyi farklı seviyoruz. O kadar çok şeyi seviyorum ki düşününce. "Kalabalığın içinde yalnız olmak" düşüncesini anlamıyorum. "Hepimizin bir kalbi varsa niçin birbirimiz için atmasınlar?" Bu düşüncelerimden Ferhat Göçer'e söz etmeyin.

Bugün ilk defa Bruce Springsteen gibi hissettiğimi hissettim. Şaka be, hala yok öyle bir şey:)

Harry Potter'ın son filmindeki altyazıları yerim. "If you truly loved her.." (Eğer onu gerçekten sevdiysen) "No one knows" (Bunu kimse bilmemeli.) Bundan sonra kimse Harry Potter okuyucusunun romantik olmasını beklemesin bebeğim.

Mavi kelimesinin çoğu Afrika dilinde küfür olduğunu duyduğumda ilk aklıma gelen şey Mavi Jeans'in bu ülkelerde mağazası olup olmadığı oldu. #$%& Jeans'ten giyindiğimizi düşünsene mesela.. Şimdi ben orayı yazmadım ya, hepimizin aklına papatya tarlaları geldi:)

Aklıma Simpsons'tan tatlı bir sahne geldi. Lisa hoş bir oğlanla tanışır:
L: Demek İrlandalısın.
H: Evet.
L: Demek baban müzisyen.
H: Evet.
L: Şey acaba..
H: Hayır Bono babam değil.

Acaba ilk önce kim U2 coverlayacak; Gregorian vs Ferhat Göçer. Bunu Googleladığımızda Gregorian'ın With or Without You ile önde olduğunu görüyoruz ki bu sevindirici. With or Without You'nun doğru düzgün bildiğim tek U2 şarkısı olması da güzel hem.

Belki dinleyip severim diye yeni grup dinlemiyorum. işin yoksa bütün şarkılarını dinle, sevdiklerini bul falan çok sıcak ya. Bu sıcakta oturup bu kadar yazmam bile aptalca bir hareketti. Ama Ferhat Göçer meselesini söylemeliydim. Bu konuda hassasım. Öpüldünüz.

0 yorum: