Yalnız Gezegen

welcome

Siz Buraya Daha Önce De Gelmiştiniz. Tabii Gelmiştiniz Ya... Tabii. Ben Gördüğüm Yüzü Asla Unutmam. Buraya Gelin De Elinizi Sıkayım! Bir Şey Söyleyeyim Mi? Sizin Yüzünüzü Bile Görmeden, Yürüyüşünüzden Tanıdım. Castle Rock'a Dönmek Için Bundan Daha Iyi Bir Gün Seçemezdiniz.

Güzel bir gün..


Özlemişti eski arkadaşlarını. O girince hepsi ayağa kalktılar. Gülümsediler. Geç gelmenin de böyle hoş bir yanı vardı işte. Sen geldiğinde herkes hali hazırda gülümsüyor oluyordu. Sırayla öptü hepsini. Büyük bir masaydı, epey dolaştı herkesle öpüşene kadar. Kızların hepsi güzeldi bugün, erkekler de güzel giyinmişlerdi. Sonra gitti Kerim'in yanına oturdu. Nedendir bilinmez montuyla oturmuştu. Kalktı sonra, montunu çıkardı. Konuşmaya başladılar. Sanki hep bir aradaydılar, hiç ayrılmamışlardı sanki. Uzun süre görüşmemiş olduklarını unuttu. Herkes başka okullardaydı şimdi. Herkesin yeni arkadaşları vardı. Ama öyle değil gibiydi. Öyleydi ki masadaki bu bir kaç insan birbirlerinden başka hiçbir arkadaşları yokmuş gibi bir neşeyle konuşuyorlardı. Anılar konuşuldu sonra. Çoğu hatırlıyordu bunları. Tekrar hatırlattılar birbirlerine, az öncesiymiş gibi güldüler. Sonra Saruhan yanına geldi Dina'nın. Uzakta kalmıştı az önce. Mutlu oldu Dina. Şimdi Yılmaz uzakta kalmıştı. "Böyle gelsene" dediler. Kerim "Gitme" dedi. İçtendi, güldüler. Yılmaz, Kerim'i bıraktı:) Sonra kalktılar yavaştan. "Nereye gidiyoruz?" dedi Saruhan. Bilmiyordu Dina. Yürüdüler. McDonalds'a girdiler sonra. İşte tam bu sırada Dina kahvaltı yapmadığını farketti. Yukarı çıktılar. Bu gruba uyacak kadar büyük masaları yoktu maalesef buranın da. Ayrı ayrı oturmak zorunda kaldılar. Bu sefer Bulem'le ayrı oturmak zorunda kaldı. Kerim'le Yılmaz elele oturdular bir süre:) Yılmaz şaşırdı, aynı masadaki diğer insanlar gibi. Kerim, evlenme teklif etti Yılmaz'a. Kabul etmedi Yılmaz. Bahar "Yüzük nerede?" dedi. Kerim "Frodo'da kaldı" dedi. Güldü Dina, bunu yazmak isterdi. Oturdular, konuştular yine. Yine güldüler sonra. Eğleniyorlardı. Fotoğraf çektiler birkaç tane. Hiç birinde güzel çıkmadı Dina. Ama fotoğraflar güzel çıktı. İyiden iyiye acıkmıştı Dina. Saruhan üzüldü belli ki bu haline, hadi gidip sana birşeyler yedirelim dedi ona. Diğerlerini öptüler. Onlar "Belki biz de dağılırız" dediler. Peki diyip yemek yemeğe gittiler. Dünyayı yiyebilecekti sanki Dina, yiyemedi. Bir dünya kaldı ortada yenmeyi bekleyen. Kalkarlarken eski anılardan bahsettiler. meriç burada tuvaletin yerini "Banyo nerede?" diye sormuştu garsona. Tuvaletin önünden geçip merdivenlerden çıkarken aklına bu geldi. Geri döndüler sonra. Grup dağılmıştı. Biraz dolaştılar. "Ben de gideyim artık" dedi Yılmaz'la Saru'ya. Peki dediler onlar da. Anneannesini aradı "Gidelim mi artık anneannecim?" dedi. Anneannesi peki dedi. Onlar da kalan vakitlerini Tansaş'ta geçirdiler. Eski anılar geldi akıllarına. Reklam çekmeye karar verdiler. Dina, Saruhan'ın "hurma sirkesi" reklamında oynadı. Saruhan da Yılmaz'ın diş fırçası reklamında oynadı. Güzel olmuştu reklamlar. Anneanneyi beklerken bunları izlediler. Güldüler sonra. Yılmaz kursa gitti. Anneanne geldi. Saruhanla vedalaştı Dina. Taksiye bindiler. "Eğlendin mi Dina?" "Evet" diye cevapladı Dina yüzünde büyük bir tebessümle.. :)

1 yorum:

Dark dedi ki...

pardon banyo nerede:)